Misk

Hayata önce ağzımız (anne sütü) ile tutunuruz. Fakat bu tutunma bir süre sonra biter, sütten kesilir ve annemizden ayrılırız:

حَمَلَتْهُ اُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًاۜ وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلٰثُونَ شَهْرًا

“Annesi onu nice zahmetlere katlanarak taşıdı ve doğurdu. Onun taşınması ve sütten kesilmesi otuz ayı bulur.” 46:15

Özgür bir birey olabilmemiz için öncelikle sütten kesilmemiz, sonrasında da annenin, babanın, akrabanın, vs. (فَص۪يلَتِ) güdümünden çıkabilmemiz gerekli.

Bu ayrılış basit bir hadise değil; yerinin doldurulması lazım. İnsan bir yere veya bir şeylere ait olma ihtiyacını çeşitli şekillerde tatmin etmeye çalışabilir.

Bu noktada tafsil edilmiş yani açıklanmış vahiy (41:3) fisal olmuş yani varlıktan ayrı düşmüş bize bir teklifle gelerek varlığa kulağımızla tutunmamız gerektiğini ilham eder. Böyle bir tutunmada infisam (kopma) olmayacağını söyler:

فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللّٰهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقٰىۗ لَا انْفِصَامَ لَهَا

“Kim tağutu reddeder ve Allah’a iman ederse, artık o sapasağlam bir kulpa tutunmuştur; bunun kopması yoktur.” 2:256

Fakat böyle bir tutunmayı mümkün kılan vahiy mühürlenmiş. Onun mührünü ancak nebilerin mührü olan rasul (asm) açabilir. O zatın terbiyesine girenlere mühürlü bir içecek (varlığın teorik modeli) içiriliyor:

يُسْقَوْنَ مِنْ رَح۪يقٍ مَخْتُومٍ

“Onlara mühürlenmiş bir öz / nektar içirilir.” 83:25

Rasulun rehberliğinde ve örnekliğinde vahyin terbiyesine girenlere varlığın özü mahiyetinde olan bir varlık modeli içiriliyor, yani öğretiliyor. Dünyaya ilk geldiğimizde anne sütü ile beslenirken, vahyin terbiyesine girdikten sonra ise varlığın özü ile besleniyoruz.

خِتَامُهُ مِسْكٌ

“O içeceğin mührü misktir.” 83:26

Güzel koku diye çevrilen misk, tutunmak ve imsak kelimeleri ile aynı kökü paylaşıyor. Vahyin terbiyesine girenlere içirilen özün mührü yani nişanı misk, yani varlığa (şecere-i kainata) tutunma. Aynen incir ağacının meyvesini sütüyle beslemesi gibi, bir ağaç mahiyetinde olan kainat da meyvesi olan bizi kendisinin özü olan vahiy ile besliyor ve tutuyor. Ağacı tarafından tutulan meyve de ağacın çiçeklerinin güzel kokusunu alabiliyor. Aslında varlığın güzel kokusu her tarafta ve fakat biz varlığa tutunma derdimizden ötürü onu pek hissedemiyoruz.