Heba Mensur
وَقَدِمْنَٓا اِلٰى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَٓاءً مَنْثُورًا
“Onların yaptıkları amellerine yöneldik ve onları dağılmış zerreciklere (hebâ-i mensûra) çevirdik.” 25:23
Bu ayet genelde Yaratıcının kıyamette inanmayanların amellerini değersiz kılacağı şeklinde anlaşılıyor. Burada ilgimi çeken tabir heba mensur (هَبَٓاءً مَنْثُورًا). Hebanın boşa gitme, uçuşan toz gibi manaları var. Mensur da saçılmış demek.
Aşağıdaki parçada ise bu tabir bu bu alem bağlamında kullanılıyor:
İşarat-ul İ’caz pdf sayfa 61:
Şadi Eren tercümesi (pdf sayfa 71):
“Birinci Burhanın beyanına gelince: Eğer kâinat ebedi saadeti netice vermezse, Saniin akılları hayrette bırakır bir şekilde mükemmel yaptığı şu nizam zayıf ve aldatıcı bir sûrete döner, nizamdaki bütün maneviyat, rabıtalar ve nisbetler heba mensur olur, boşa gider.”
25:23’de inanmayan kimsenin amelleri kıyamette boşa giderken, bu parçada şehadet aleminde gözlemlediğimiz nizamdaki manalar, rabıtalar ve nisbetler ebedi saadet olmadığında burada boşa gidiyor. Bununla ilgili açıklamalar risalelerde çeşitli ahiret bahislerinde var. Benim için ilginç olan husus, yukarıdaki cümlenin 25:23’ü bu aleme bakar tarzda anlamaya bir örnek teşkil etmesi. Varlığın ahiret boyutu nazarımızda olmadığında, fena bulaşmış tüm amellerimiz yani edindiğimiz fani manalar ve kurduğumuz fani ilişkiler gözümüzde hiç derekesine iniyor ve bizi nihayetsiz bir iflas etmişlik psikolojisinin içine bırakıyor (bunu tam hissetmek ve görmek için durumumuzu şuurla tetkik etmek lazım). Hakikati olmayan böyle bir boşa gidiş bize “hayır, böyle olamaz” dedirterek ebedi saadetin varlığını buldururken, boşa gidişin kendisi cehennemi boyluyor.