Büyük ve Küçük Harfler
Mesnevi-i Nuriye’de şöyle bir parça var:
İ'lem eyyühe'l-aziz! Görüyoruz ki, Sâni-i Hakîmin, efrad ve cüz'iyatın tasvirinde büyük büyük tefennünleri [çeşitlilik] vardır. Evet, hayvanların pek büyük ve pek küçükleri olduğu gibi, kuşlarda, balıklarda, meleklerde ve sair ecramda, âlemlerde dahi pek küçük ve pek büyük fertleri vardır. Cenâb-ı Hakkın şu tefennünde takip ettiği hikmet:
Tefekkür ve irşad için bir lütuf, bir teshilattır.
Kudret mektupları okunup fehmetmekte bir kolaylıktır.
Kudretin kemâlini izhar etmektir.
Celâlî ve cemâlî her iki nevi san'atı ibraz etmektir.
Maahaza, pek ince yazıları herkes okuyamaz ve pek büyük şeyler de nazar-ı ihataya alınamaz. İşte irşadı teshil ve tâmim için bir kısmını küçük harflerle, bir kısmını da büyük harflerle yazmakla irşadın iktizâsı yerine getirilmiştir.
Bu alemdeki eşyayı birer harf olarak düşünürsek, müellif bazı harflerin büyük bazılarının da küçük yazıldığını söylüyor. Büyük harfle yazılan eşya (kudret ayetleri) küçük yazıyı okumakta güçlük çekenlere kolaylık oluyor. Mesela deve ve at hayvan cinsinin büyük harflerine, sinek ve karınca ise küçük harflere örnek. Sineği ve karıncayı okumakta güçlük çekenler deveye ve ata bakarak da irşad olabiliyorlar. Öte yandan, okumayı geliştirenler giderek daha küçük harflere odaklanarak daha detaylı mana devşirebiliyorlar. Sineğin ve karıncanın çeşitlerini, herbirinin çeşitli özelliklerini, daha pek çok küçük hayvan çeşitlerini ayırt etmeleri ve tüm bunların Rabbi ne şekilde tanıttığını farketmeleri onların hayvan cinsinden olan kudret ayetlerini okuma kabiliyetlerini geliştirdiğini gösteriyor. Böylelikle eğitim umuma yayılarak herkes derse dahil ediliyor.
Bununla beraber, hem vahyin hem de kainat kitabının bir numaralı muhatabı avam yani okumayı yeni söken öğrenci. Bu öğrencinin dikkatine ilk önce büyük harfler sunuluyor. Mesela,
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَمَنْ فِي الْاَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَٓابُّ وَكَث۪يرٌ مِنَ النَّاسِۜ وَكَث۪يرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُۜ
“Görmedin mi ki, göklerde ve arzda kim varsa, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanlardan birçoğu Allah’a secde etmektedirler. (İnsanların) birçoğu üzerine ise azap hak olmuştur.” 22:18
Bu ayet göklerde ve yerdeki herşeyin yaratıcıya secde ettiğini belirttikten sonra, örnek olarak ilk önce gökteki en büyük harf olan güneşi nazara veriliyor. Ay, güneşten biraz daha küçük bir harf. Yıldızlar da aydan daha küçük.
“Bir dakika, yıldızların her biri güneş gibi koca koca gök cismi; nasıl olur da onlara aydan küçük denebilir” diye itiraz etmeyelim. Biz biraz astronomiden haberimiz olduğundan ötürü böyle söylüyoruz. Kur’an ise astronomiden haberi olsun olmasın, tüm çağlardaki insanlara konuştuğu gibi, bir yandan da onların daha az eğitim almış kısmını daha eğitimli kısmına önceliyor. En az öncelenenler ise günümüzün astronomi ve astrofizik uzmanları. Zira onlar edindikleri ihtisas sebebiyle avam açısından küçük harfler mahiyetinde olan yıldızların detaylarını farkeder hale gelmişler. Fakat onlar da yıldızların detaylarını büyük harfler olan güneşi, ayı ve güneş sistemindeki hareketleri en detayına varıncaya kadar çalıştıktan sonra görebildiler. Eğitim her zaman için büyük harfler ile başlıyor.
Ayetin devamında arzdaki büyük harfler nazara veriliyor. Dağ cansızlar aleminin, ağaç da bitkiler aleminin en büyük harfi mahiyetinde. دَّوَٓابّ (tekil hali دبّ) kelimesinin deve ve at anlamlarına gelebildiği belirtilmiş. Dolayısıyla, bu kelime ile hayvanlardan ilk gözümüze çarpan büyük harflerin kastedildiği söylenebilir.
Semadaki harfler arzdaki harflerden önce nazara veriliyor, çünkü gök cisimleri Rabbin emrine harfiyen uyuyor. Onların yörüngelerinden hiç şaşmaması, ettikleri secdeyi okumamızı kolaylaştırıyor. Arzdaki canlılarda bir miktar cüzi irade olduğundan, onların secdesini okumak nisbeten biraz daha zor. Bu sebepten olsa gerek, arzdaki harfler içinde önce cansızlar, sonra bitkiler, sonra hayvanlar, en sonda da insanlar sayılmış.
En zor okunan secde ise insanların secdesi. Okunmasındaki zorluk onun kıymetinden ötürü. En üst seviyedeki ders en son alınır. O ders daha önceki derslerin üzerine, onların bir meyvesi olarak bina edilir. Tüm okulun kıymeti de o en üst seviyedeki ders (harf) ile ortaya çıkar ve kayda geçer.