Rehin alınmak

Rehin alınmanın bizde olumsuz bir anlamı var. Kimse bir başkası tarafından rehin alınmak istemez. Aşağıdaki ayetler ise her birimizin yaptıklarımız ile rehin alındığımızı söylüyor.

كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَه۪ين

“Herkes neyi kesbetti ise onunla rehindir.” 52:21

كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَه۪ينَةٌ

“Her nefis neyi kesbetti ise onunla rehindir.” 74:38

Genelde bu ayetler yaptıklarımızın karşılığını kıyamet günü göreceğimiz şeklinde anlaşılıyor. Öte yandan rehin olmamızın bu aleme bakan bir yönü de olmalı. Kisbimiz yani yaptıklarımız ile rehin alındığımızı düşünürsek, aşağıdaki cümleyi bu alemde rehin alınmaya örnek olarak görebiliriz:

“Ve kisbî sanatçılığıyla O Sâni-i Zülcelâlin ibdâ-i sanatını anlar. Meselâ, ‘Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim. Öyle de, şu dünya hanesini birisi yapmış ve tanzim etmiş’ der.” 30. Söz

Kisbî sanatıyla o evi yapmasaydı, “şu dünya hanesini birisi yapmış ve tanzim etmiş” diyemeyecekti. Sanatımızla neyi kesbettiysek, bu alemin Sanatkarını da ancak onlar üzerinden tanıyabiliyoruz. Yani Sanatkarı nasıl tanıyabileceğimiz kisbimiz ile rehin alınmış. Okuldaki bir öğrencinin an itibariyle aldığı dersin o ana kadar öğrenimleri üzerine bina edilmesi gibi. O geçmiş öğrenimler şu anki eğitimi bir nevi rehin aldı. O öğrencinin öğretmeninin ona başka bir eğitim vermesi hikmetsiz bir davranış olur.

Arapçada şöyle bir söz varmış: الامور مرهونة باوقاتها yani “her iş vakti ile rehin alınmıştır.” Bu söz her şey için takdir edilmiş bir zaman vardır, o zamanda o iş gerçekleşir diye anlaşılıyor. Bir şeyin gerçekleşmesi için tüm şartların yerine gelmesi lazım ki, o şeyin vakti gelsin. Dolayısıyla, “her iş vakti ile rehin alınmıştır” cümlesini “her iş gerekli tüm şartları ile rehin alınmıştır” şeklinde de anlayabiliriz. O şartlar yerine gelmeden o iş gerçekleşmez. Bir öğrencinin 3. sınıf matematiğine daha alt seviyedeki konuları halletmeden geçememesi gibi. Bu da demek oluyor ki, kisbî sanatımızı ve anlayışımızı daha üst seviyelere çıkarmamız lazım ki, daha üst seviyeden rehin alınalım ve daha üst seviyedeki eğitimleri alabilmemizin vakti gelsin.

Rehin almanın “iradeye ipotek koyma” anlamını “kul” kavramına da bağlayabiliriz. Kul, külli iradenin cüzi iradeyi terbiye amacıyla ipotek altına aldığını farketmiş kişidir.

وَمَا تَشَٓاؤُ۫نَ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَ

“Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe, siz (bir şey) dileyemezsiniz.” 81:29

Buradaki eğitimiz boyunca hangi tercihleri yapabileceğimize alemlerin Rabbi karar veriyor. Mesela çoktan seçmeli sorularda öğrenci ancak kendisine sunulan seçeneklerden birini seçebilir. Külli irade hangi seçeneklerin sunulacağına karar veriyor, cüzi irade de o seçeneklerden birini seçiyor. Seçenekleri belirleyerek onlara varlık veren külli iradeye nazaran cüzi irade ona çekilmiş vehmi bir çizgi gibi ve onun ipoteği altında yani rehin alınmış. Fakat maksat kulun terbiyesi olduğu için, cüzi irade daha önce yaptığı seçimler (مَا كَسَبَ) doğrultusunda rehin alınıyor. O ana kadar hangi manaları devşirebildiyse, o manaların bir sonraki uzantısı (zone of proximal development) onları devşirebileceği bir ortam içinde (scaffolding) ona sunuluyor.

İçinde bulunduğumuz hali başkalarının değil, sadece kendi seçimlerimizin ürünü olarak görebilmek kolay bir hadise değil. Zira pek çok insanla irtibat halinde olduğumuzdan, onların bulunduğumuz hale etki ve tesir ettiklerini düşünüyoruz genellikle. Halbuki afakta ne olursa olsun, yaşadığımız hadiselerin hepsi enfüsün yorumlama (manalandırma) süzgecinden geçiyor ve ancak o ana kadarki eğitimimiz nisbetinde hadiseleri anlamlandırabiliyoruz. Bunu farketmek hem önemli hem de insana sorumluluk yüklüyor. Eğer o sorumluluğu yüklenemezsek, Rabbul Alemin yerine haricimizdeki faktörler bizi rehin alıyor. Yüklenebilirsek, enfüsün eğitimi ve afakı yeni bir açıdan yorumlayabilmesi ve onu dönüştürebilmesi mümkün oluyor.